İstanbul da yaşayanlar geçen cumartesiyi hepiniz hatırlarsınız sanırım… Burada olmayanlar için şöyle söyleyebilirim; Bardaktan boşanırcasına yağan bir yağmur ve neticede caddelerinden seller akan bir şehir.. İşte o cumartesi sabahı biz bir işimiz dolayıyla sabah erkenden vapurla Sirkeci iskelesine gitmek üzere yola çıktık. Eminönü’ne geçmemizle birlikte yağmurdan dolayı dışarıda dolaşamayacağımızı anlayınca kendimizi Karaköy’de OPS CAFE‘de bulduk. Tamamen tesadüf olduğunu söylemem gerek. Daha önce ne gitmişliğim ne de adını duymuşluğum var..
Orayı gördükten sonra nasıl böyle bir yeri atlamışım diye düşündüm. Bohem ve oldukça havalı bir yer diyebilirim. Hatta Hürriyet haftasonu ekleri editörü Ali Tufan Koç burayı “yılın en iyi kafesi” olarak nitelendiriyor.
Bu kafede sabahtan akşama kadar oturabilirsiniz. Pazar sabahları kahvaltıyla başlayan muhteşem menüye beş çayı ile devam edebilirsiniz. Yanınızda gazeteniz, derginiz yada kitabınız bir de alttan alta çalan müzikler…
Mimarisini böyle resimlerle görmek yetmez bence.. İnce bir tasarım olduğu çok belli. Öğrendiğim bilgiye göre iç mimarisi mekan sahibinin eşine aitmiş. Kahvelerinden, kahvaltısından, tadı yerinde limonatasından da bahsetmemek olmaz aslında ama sadece şunu söyleyeceğim; en azından bir akşam üstü yolunuz Karaköy’e düşerse Ops Cafe’yi de rotanıza ekleyin. Pişman olmayacaksınız..
Giderken ne mi giyelim? İnce askılı-uzun bir elbise, parmak arası sandaletleriniz, başınıza alnınızdan bağlayacağınız bir eşarp ve boynunuza uzun kolyeleriniz bence tam orası için..
Kesinlikle gidin, gezin görün..
