Barcelona hakkında detaylar vermeye, bir anlamda birlikte gezmeye devam ediyoruz. Seyahatimizin ikinci gününe harika olduğunu düşündüğüm bir planla başladık. Günü Barça’nın meşhur caddesi LA RAMBLA da gerçirmeye karar verdik. Bulunduğumuz noktadan LA RAMBLA’ya gitmek için Önce L5 metro hattıyla PLAÇA DE SANTS durağına geldik. Burada kırmızı metro hattına (L1) aktarma yaparak CATALUNYA durağında indik. CATALUNYA aslında Barcelona’nın bir tür bağlantı noktası ve bir meydan. Burası tüm sokakların başladığı yer diyebilirim. Örneğin daha önce yazdığım PASSAEIG DE GRACIA, LA RAMBLA, RAMBLA DE CATALUNYA gibi..
Biz tabii ki La Rambla ile başladık. Burası orta bölümünde hediyelik eşya v.b dükkanların ve insanların yürüyebildiği bir tür kaldırımın bulunduğu, her iki yanından araç geliş gidişlerinin sağlandığı son derece popüler bir cadde. Buradan hatıra ya da hediye olarak güzel eşyalar aldık. Her zamanki gibi tabii pazarlık etmeyi unutmadan :) Bu cadde boyunca (denize doğru) yürümeye devam ettiğinizde orta noktalarında bir yerde LA BOQUERIA dedikleri ünlü bir pazar görüyorsunuz. Burada 200 den fazla satış yeri var. Taze sebze, meyve, balık, et bulabiliyorsunuz. Oldukça kalabalık bir yer. Öğle yemeği içinde atıştırmalık bir şeyler aldık ki özellikle taze sıkılmış meyve suları gerçekten çok güzel. Aslında burada Akdeniz damak tadını tam anlamıyla yaşadık diyebilirim.
Öğle yemeğini de bu şekilde hallettikten sonra denize doğru yürümeye devam ettik ve caddenin sonunda COLOMBUS MONUMENT ile yani KOLOMBUS ANITI ile karşılaşaktık ki onun ardında da zaten PORT VELL dedikleri liman var.
La Rambla dan Port Vell yönünde yürümeye devam edince içerisinde mağazaların, sinema ve bir akvaryumunda olduğu RAMBLA DE MAR kısımına ulaştık. Buraya ulaşmak için aslında tahta bir köprünün üzerinden geçtik. Denizin kıyısında, herkesin dinlenip, aynı zamanda alışverişini de yaptığı bir uğrak noktası.
Bizim ilgimizi aslında tam olarak burası çekmedi. Buradan başlayarak deniz kıyısı boyunca yürümeye devam ettiğimizde Barselona’nın enfes kumsalıyla karşılaştık. Sanki şehir içinde iki ayrı ortam var gibiydi. Bir tanesi bildiğimiz şehir ortamı diğeri de tam bir sahil kasabası ortamı. Denizi mükemmel… Dayanamadık tabiiki. Çıkardık ayakkabılarımızı, sıvadık paçaları ve kendimizi kumsalda, denizin hemen kenarında yürürken bulduk. İşte bu noktada yazılarımın en başında söylediğim “istediğim aslında deniz kum güneş tatiliydi” tezimi gerçekleştirmiş olduk. O kadar yürüyüşün ve yorgunluğun ardından bize çok çok ama çok iyi geldi.
Günün kalan tüm bölümünü kah kumsalda yürüyerek kah çimlerde yatıp keyif yaparak geçirdik. Burada pek çok küçüklü-büyüklü restoranda var. İster balık ister tapas… Canınız ne çekiyorsa bulabilirsiniz. Biz akşam yemeğinde balık ve ardından tatlı olarak tabiiki dondurmayı tercih ettik.
Oldukça yorucu diyebileceğim bir günü büyük bir keyifle tamamladık..
Ben şimdilik Barselona hakkında bildiklerimi burada tamamlıyorum. Kesinlikle tavsiye ediyorum..
Gidin gezin görün…
